15 Aralık 2011

HER ŞEYİ MAHVETME ENSTİTÜSÜ (son bölüm) Göz ve görme eylemi


Yaşlı adamın genç evladı, bilinç altının binlerce ordusuyla donanmış genç kızın karşısına geçti, yapayalnız ve çaresizdi. İçerisinde bulunduğu bu duruma hem karşısındaki neden olmuş, hem savaş ilan etmiş, hemde çoktan kazanmıştı. Hemde tüm bunlar bir çırpıda olmuş ve şimdi yalnızca işi resmiyete dökmek kalmıştı.

Ağzını açamadan olan olmuş ve orduların kumandanı optik bir yanılsamadan dolayı, iğrentisini dile getirmiş oldu. Ve dedi ;
varlığın varlığım içerisinde anlamsız ve manasız. Ne etsen ne eylesen zahit. Gayrı uzatmayasın sözü. Madem ki yenilgi sana ait  , uzat ki basayım bağrına zaferimin mührünü.

Ordularını saldırmaya gerek bırakmadan genç kız arkasını döndü. Soyutlaştırılan ve anlamsızlaştıran yaşlı adamın daha yaşlı evladı, ardından baka kaldı.
Tek söz bile etmedi. Uykusuzluğunu, acı kahveler ve sigara dumanlarıyla bütünleştirmekten öte ne yapabilmişti ki ?

Savaşın eşiğine sürüklenen ülkesi, milyonları etkileyen hükümetlerin kararları, suçsuz yatan onca esirler için açılmış kulüplerin eylemleri, ve sancıları artan kadının bebek beklentisi hat safhaya ulaştığı sırada, dünyanın ne kadar boş olduğunu geçirdi, garip bir şekilde içinden.

Ve aklından yalnızca tek bir soru geçti. Bulantı ile mücadele eden çatlamış zihninden. Optik bir yanılsama nasıl bir geleceğe müdahale biçimi idi ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder