04 Ocak 2012

GÖREMEYEN TEK GÖZ ODA VE SAKİNİ


Ve bir an durdu bekledi , hiçbir şey yapmamak bir fiil olabilir miydi ? Hiçbir şey yapmadığı tam o anda yedi milyon insan ne yapmaktaydı ? Neredeydi onlar ? Yalnızca var olmak insan olmaya yetmemekle birlikte anladı ki tıpkı kendilerini var eden atom parçacıkları gibi onların oluşturduğu bu bedenlerde doğru olan 'şeyin' derdindelerdi.

Gün henüz geceye yenilmemişti ve odasına vuran soluk gün ışığının altında lambayı yakıp yakmama arasında gidip geliyordu. Hayatında mutlu ve güvende olduğu tek yer bu tek göz odasıydı. Ve bu tek göz görmeyeli epey zaman olmuştu, ondandı karanlıklığı .

Dışarıda tanımadığı insanların sesleri yankılanmakta şuan da dünyada yalnız olmadığını hatırlatmaktaydı. Yalnızca yatağına uzanmış karşı duvardaki çivi izine bakıyordu. Onu oraya o yapmamıştı. Bunca şeyi yaşadığı bu özel ev bir başkasına da aynı şeyleri yaşatmış ve paylaşmış olmalıydı. Kendisi geçici ev kalıcı olabilir miydi ? Bu oda hep burada olacaktı.


Eğer yeni arabasını insanlara göstermek istercesine, ulu orta yere park etmeseydi. Sorunlu üst komşunun sorumsuz kocası eski pikabını o yoldan geçirecek, eski model bir pikaba ait o eski model korna sesi hemen önündeki binanın camında içeri dolmayacak, ve belkide korkarak yerinden fırlayan tek göz odanın sakini, lambaları yakıp, çivi izinin üzerindeki etkisini kabullendikten sonra üzerine, hiç izlemediği filmin posterini yapıştırabilecekti.


....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder