07 Temmuz 2013

TÜKÜRÜLEN SAKIZIN UYKUSU






Yoklukla inşa ettiği minik hayalini, bir anlık öfkeyle yerle bir ettiğini fark etti. En nihayetinde bir insandı. Kendi kendini ifşa etmekten de kaçınmadı gene kendisine. Böyle zamanları hiç sevmezdi. Bedeni ruhuna bir zindan gibi gelir öylece kalakalırdı. Her elektriği kesildiğinden odasına çöken grileri hatırlardı. Tüm zihnini tertemiz etmiş olmanın verdiği pişmanlık duygusunun adıydı bu.


Şimdi kendisini bir aynaya yansıtıyor, aynanın sabitliğinden korkuyordu. Varlığının farkında olmayanın, yokluğunu kavramak canını sıkıyordu. Çekilen dişin ağızda bıraktığı o boşluk etkisinden ne farkı vardı ?

Her insan yalnızca kendisi için var olduğundan, kendisinden sonra başlardı hayatları. Ancak hangisi eğri hangisi düz, hangisi yaz hangisi güzdü ? Nereye başlamıştı ki nereden biti vermişti ?

Yolda yürüyen insanlardan tek farkı, farklı olduğunu sandığı anlayışıydı. Geceleri birden camdan dışarı fırlar yükseklerden uçarak sokakları dolaşır kuş bakışı insanlara bakar rüzgarın tenine değmesine izin verirdi. Ancak birden yere çakılır uykular uyandırırdı. Bir kenara atılan sakızdan farksızdı. O da pek çok defa sakız fırlatmıştı gri yüzeylere. Şimdi bir sakız olmak mı koymuştu ? En nihayetinde rengi diğerlerinin renginden pekte renksiz değil miydi ?

Üzerindeki tükürüğün kurumasına fırsat kalmadan yeniden damlamaya başladı yaşlar toy zihninde...

Pis bir ağızda yoğrularak olgunlaşırken, ıslak sokaklarda yeniden arınma vakti çoktan gelipte geçmekteydi ...

1 yorum:

  1. Nedendir bilinmez içine alıyor insanı bazı cümleler. Bazıları ama. Hepsi değil. Kaptırıp üzerine düşünüyorsun sonra. Gereksiz dokunuyorsun iznin olmayan hayallere. Yazar gibi düşlemek istiyor onun ne düşündüğünü merak ediyorsun. Hayli zor ifade etmek ama tadı damakta kalıyor.

    YanıtlaSil